KISIRLIK (İNFERTİLİTE) NEDİR ?
Kısırlık düzenli cinsel ilişkiye rağmen 1 yıl içinde gebelik olmaması olarak tanımlanır. Bayan yaşı 35 ve üzeri olgularda bu süre 6 ay olarak kabul edilmektedir.Bu nedenle bayan yaşı 35’in üzerinde ise veya öykü ve fizik muayenesinde kısırlık ile ilişkisi olabilecek herhangi bir bulgu varsa araştırmalar daha erken başlatılmalıdır.
Gebelik olabilmesi için haftada en az bir defa cinsel birleşme olmalıdır. Cinsel birleşmenin daha seyrek olduğu durumlarda gebelik şansı azalır. Gebelik olabilmesi için ideal cinsel birleşme sıklığı haftada 2–3 defadır.
İnfertilite (Kısırlık – çocuk sahibi olamama hali) en az 12 ay süreyle korunmasız düzenli cinsel ilişkiye rağmen, gebelik halinin oluşmaması durumudur. Primer infertilite kadının hiç gebeliğinin olmaması durumu iken, sekonder infertilite sağlıklı doğum olup olmadığına bakılmaksızın daha önce kadının gebe kalabildiği durumları tanımlamak için kullanılır. İnfertil kadınların yaklaşık %30’u primer infertil iken, yaklaşık %70’inde daha önce bir veya daha çok gebelik olmuştur. Yaklaşık olarak 15-44 yaş grubundaki kadınların %8-10 kadarı gebe kalmada sorunlar yaşayabilir. Tabii bu rakamlar toplumlar arasında farklılıklar gösterebilir. Infertilite hekiminin görevi, sorunu teşhis ve tedavi etmenin yanında, hiçbir sorun olmasa bile hastanın gebe kalma şansını değerlendirip infertil çifti bilgilendirmektir. Özellikle döllenme kapasitesinin daha az olduğu 35 yaş ve üzeri kadınlarda yapılan tetkikler sonucu sorun gözükmese bile gebe kalmak için gereken sürenin kısaltılması gerekebilir. Bu durumda tüp bebek tedavisi uygulanabilir.
KISIRLIĞIN ARAŞTIRILMASI
İlk yapılması gereken test semen analizidir ve 2 ay aralıklarla en az iki defa tekrarlanmalıdır. Semen analizi normal ise erkekte sorun yoktur. Semen analizi normal olan bir erkeğin muayenesine gerek yoktur. Semen analizi ile eş zamanlı olarak kadının yumurtlayıp yumurtlamadığına bakılmalıdır. Bu amaçla adetin 19-21. günleri arasında basit bir hormon tahlili (kanda progesteron) yapılır. Düzenli adet gören kadınların %95’i düzenli olarak yumurtlarlar.
Kadında en önemli testlerinden biri yumurtalık kapasitesinin (yumurtalık rezervi) saptanmasıdır. Bunun için adet döneminde vajinal yolla bir ultrason yapılarak yumurtalıklar içindeki antral foliküller (içinde yumurta barındıran minik kistler) sayılır. İki yumurtalıkta toplam 6 taneden az antral folikül varsa yumurtalık kapasitesi azalmış demektir. Kadınlar da yumurtalık kapasitesi 37 yaşından itibaren azalmaya başlar ve 44 yaşından sonra kadının çocuk sahibi olabilmesi çok zorlaşır. Bazen yumurtalık kapasitesi daha erken azalır. Özellikle ailesinde erken menopoz olan kadınlarda, daha önce yumurtalıklarından kist aldırmış olan kadınlarda, tek yumurtalığı alınmış olan kadınlarda, endometriozis öyküsü olan kadınlarda ve ağır sigara içen (günde 10’dan fazla) bayanlarda yumurtalık kapasitesinin çok dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerekir.
Semen analizi, yumurtlaması ve yumurtalık kapasitesi normal olan çiftlerde kadının tüplerinin açık olup olmadığı araştırılır. Bunun için rahim tüp filmi (HSG-histerosalpingografi) çekilmesi gerekir. HSG basit ve çoğu zaman ağrısız bir işlem olmasına rağmen teknik olarak ilacın hızlı ve basınçlı verilmesine bağlı rahimde kramplar yapabilir. İşlem adetinin bitiminden hemen sonra yapılmalıdır. Bu şekilde rahim içi daha iyi görülür ve yumurtlama döneminden sonra olabilecek çok erken bir gebelik olasılığı ortadan kaldırılır. HSG ile rahim iç boşluğu ve tüpler değerlendirilir. Tüplerin açık olup olmadığı ve kapalı ise hangi seviyede kapalı oldukları anlaşılabilir. Özellikle tek tüpün rahme bitişik olduğu yerden kapalı olması durumu bazen ilacın basınçlı verilmesi sonucunda tüpte kasılma olmasına bağlıdır. Bu durumda gerçek değil yalancı bir tıkanıklık vardır. HSG ile karın içindeki yapışıklıkları ve bunların şiddetini anlama olasılığı azdır. HSG tüplerin açık olup olmadıkları hakkında bilgi verdiği halde tüplerin işlevi hakkında bilgi vermez.
Öyküsünde ve fizik muayenesinde herhangi bir bulgusu olmayan kadınlarda karın içinin bir teleskop yardımı ile gözlenmesine olanak tanıyan laparoskopi adı verilen bir işlem yapılabilir. Laparoskopi eskiden çok sık kullanılan bir teknik olmasına karşın bugün özellikle tanısal anlamda kullanımı oldukça kısıtlanmıştır. Günümüzde laparoskopi ancak tedavi edici anlamda önerilmektedir.
Kısırlık araştırmalarında kullanılan ancak önemi tam olarak kanıtlanmamış testler de vardır. Bunların arasında immunolojik araştırmalar (antisperm antkorları) ve postkoital test (ilişkiden sonra rahim ağzındaki sıvının spermlerin varlığı açısından incelenmesi) sayılabilir.Bu testlerin yapılması önerilmemektedir.
Kısırlığın araştırılmasında minimalist bir yaklaşım önerilmektedir. Gereksiz testler yapılması hem zaman hem de para kaybına yol açacaktır.
Comments are closed